Gene düşündüklerimi ters köşeye yatıran bir yer, gene önyargıların yıkıldığı bir yer… Çok farklısın, çok değişiksin Mardin, hakikaten dinlerin ve kültürlerin beşiğisin ve çok memnunum ki gelip görebildik seni….
Mardin’e gidecek olanlara en baştan uyarı: öyle 1 gece kalayım, gördüm sayılır diye düşünmeyin, en az 2 gece ve 3 tam gün, Mardin’i ve çevresini tanımak için gerekli hatta 3 geceye çıkabilirseniz çevreyi çok çok daha rahat gezebilirsiniz, koşturmadan ama tek gecelik Mardin ziyareti çok çok çok koşturma demek, haberiniz olsun.
Mardin’de Nerede Kalınır?
Mardin’e gidiyorsanız kesinlikle Eski Mardin evlerinden dönüştürülen otellerde kalmalısınız, onlar da zaten Eski Mardin’de, hepsi aynı cadde üzerinde yer alıyor, tek dikkat etmeniz gerekenler, kimisi cadde üzerinde iken kimisi arka sokaklarda ya da dar iniş-çıkışların olduğu sokaklarda. Biz, Reyhani Kasri Otel‘de kaldık ve çok çok memnun kaldık; oteli bize, bir Mardin Aşığı ve uzmanı olan sevgili Aysel Tumba bulmuştu ve hakikaten mükemmel bir oteldi, özellikle Sky Terrace ismindeki en üst kattaki terasından bir gündoğumu ve gün batımı seyretmenizi tavsiye ederim.
Otellerin hiç birinin özel otopark alanları yok, cadde üzerindekilerin tam önlerinde genelde 2-3 arabalık yer oluyor ama onun dışında ya iki uçtaki genel otoparklara bırakmalısınız ya da boş bulduğunuz yere. Eski Mardin’de korkunç bir trafik problemi var, gerek olmadıkça araba başa dert, yürümek çok daha kolay.
Mardin’e Ne Zaman Gidilir?
Bence, her mevsim güzel olmasına rağmen, baharda çok çok daha güzel ve gezmesi kolay. Kışın çok soğuk, yazın çok sıcak, bahar ayları ise daha uygun. Bizim şansımıza çok güzel bir havada ağırladı bizi Mardin, gerçi bazen öyle keskin esiyordu ki rüzgar, sanki Amsterdam kanalları arasında gezer gibi dondum:) Baksanıza kiraz çiçeklerinin güzelliğine… Doğanın uyanışına şahit olmak çok güzeldi, niyeyse benim içim kıpır kıpır oluyor, hayat doluyor böyle çiçeklenmiş ağaçları görünce. Belki de Mart çocuğu olduğum içindir?
Mardin’de Nerelerde Ne Yemeli?
Mardin’den yemek beklentim çok yüksekti, bir Gaziantep, Adana beklentisi içindeydim diyebilirim ama beni en çok yemek konusunda yanılttı ya da biz beklediğimizi bulamadık. Yemek konusu çok kişisel bir şey olduğu için herkesin beklentisi ve beğenisi farklı olacaktır. Ben çok daha fazla yerel ama ulaşılabilir(!) fiyatlarda bir yerler de olmasını tercih ederdim, show peşinde değil lezzet peşindeyiz çünkü. Aldığım en güzel haber, yakın zamanda Mardin’li hanımların işin başında olacağı ve yerel mutfağı tanıtacak bir yerin açılacak olması, bize yetişmedi belki size yetişir. Onun dışında biz şuraları denedik :
Kebapçı Rıdo: Sadece acılı ve acısız olarak kebap var, masaya herşey ikram olarak geliyor , son derece salaş bir yer, lezzet güzel ama temizlik takıntınız varsa sizi kesinlikle açmayacak bir mekan. Ye-Kalk tarzı bir yer çünkü mekan küçük ve kalabalık, yerli halkın da çok tercih ettiği bir yer. Fiyatlar uygun, kebap 23-25 TL civarı, 3 kişi 80 -85 TL verip çıkıyorsunuz. Et bitince kapatıyor, en geç 8 gibi kapanıyor yani.
Kebapçı Yusuf: Tek bir kebapçı hakkınız varsa kesinlikle Yusuf Usta olmalı, hem hijyen hem görüntü hem lezzet olarak daha güzel. Hemen İzala Otel’in karşısında ve gene çok kalabalık bir mekan ve en geç 7.30 gibi gitmelisiniz, ateş kapanıyor ve 8 gibi servis bitiyor. Fiyatlar gene aynı, 25 TL civarı ve masaya gene ikramlar geliyor, fıstıklı kebabını özellikle denemelisiniz. Bu arada fotoğraftaki iki şiş, 1 porsiyon.
Cercis Murat Konağı: En popüler yerde, en yerel yemekleri tatmalıyım, hatta müzik de olsun, show da olsun diyorsanız en iyi seçenek burası. Zaten sahibesi Ebru Hanım, Mardin mutfağını tanıtmaya kendini adamış, çeşitli ödülleri de olan bir hanım. Mekan, pek çok yerli ve yabancı basında da övgü ile tanıtılmaktadır. Tek sevmediğim yanı, turizm mevsiminin açılmış olması dolayısı ile akşamları Fix Menüde ısrar etmeleri hatta kaç defa aradım ve inatla gündüz bile duruma göre fix menü dediler ki fix menü denen şey, içecek hariç 160 TL. Kaldı ki bizim gibi sık sık ama az az yiyen kişiler için fix menü diretmesi çok anlamsız ve boşa para, üstelik biz gürültülü müzikten de hoşlanmadığımız için akşam eğlenceleri bize göre değil. Biz de ilk öğlen yemeğimiz için gittik ve gayet sessiz ve huzurlu bir ortamda ortaya 2 çeşit ana yemek, salata ve Süryani içli köftelerinden söyledik. Yan masamızda rehberleri ile gelen bir grup olduğu için onlara gelen ana yemeğin de show ile getirilişine tanık olduğumuz için kaybımız olmadı. Bizim gibi İstanbul’da da Güneydoğu Mutfağı’nın çok başarılı isimlerinde yeme şansı olanlar için belki pek değişik bir yer olmayabilir ama Mardin’e gelip de dünyaca ünlenen bu mekanı es geçemezdik. Fiyatlar, fix menü almazsanız ve çok abartmazsanız korkunç pahalı sayılmaz ama bir Yusuf Usta fiyatı ve porsiyonu da değil. Akşam için rezervasyon şart, hele ki yoğun dönemde gidecekseniz önceden yapın rezervasyonu. Yemeğin sonunda hanımlara süpriz var; gülsuyu ile el yıkatıyorlar, ince bir düşünce.
Sadık Künefe: Yemek sonrası tatlı derseniz seçenekleriniz fazla değil, Sadık Künefe de bunların en derli toplu olanı. Künefenin yanında çay ve su ikram. Aman paylaşmayı unutmayın, tek başınıza bitirmek zor olabilir.
Kabadayı Beşir’in Yeri: Mardin’de çoğu restoranda alkol yok, onun için canınız rakı-meze istiyorsa seçenek Kabadayı Beşir’in Yeri. Biz gitmedik ama rezervasyon şart özellikle haftasonu. Daha tepede olduğu için manzarasının güzel olduğu söyleniyor, içeride sigara içildiği konusunda özellikle uyardılar, rahatsızlık duyanlar olabilir diye.
Seyr-i Merdin: Cercis Murat Konağı’nın alternatifi olabilir, biz yemeğe gitmedik, içinden geçilerek çıkılan terasında kahve içtik, bence yemekten çok terasında güneş batırmalık ya da akşam çay-kahve içmelik bir yer, akşam gittiğimiz için yemek servisi restoran bölümünde vardı ve bana karanlık geldi, manzarasının güzel olduğu belli. Teras katındaki kafenin manzarası:
Bagdadi: Gene yerel lezzetleri tadabileceğiniz, Cercis tarzı bir yer, muhtemelen o da rezervasyon istiyor, baktığımda fiyatlar üç aşağı beş yukarı bu restoranlarda aynı. Fix menü 140 TL idi (Mart 2019)
İzla Art Cafe : Ana caddenin bir arkasında kalan sokaklarda, Eski Mardin’in en popüler cafesi diyebiliriz, akşamları rezervasyon yaptırmak şart yoksa bizim gibi kapıdan dönersiniz, küçük ama sevimli ve de loş bir mekan ama aşırı sigara dumanı, bunu gözönüne alarak karar verin. Şarap içmek güzel olabilirdi?
Mezopotamya Çay Bahçesi: olmadı yanındaki Atilla (yanlış hatırlamıyorsam) Çay Bahçesi, ikisi de sabah kahvesi ya da çayı için ideal ya da bizim gibi erken uçak ile gidip kahvaltıyı geçiştirmek isteyenler için fırınlardan peynirli-yağlı ekmek ve çörek alıp gelip çay ısmarlamak için ideal. Dikkat, sabah 8’de kapalılar akşam da …O manzaraya o fiyatlar bedava….
Sultan Sofrası : Lokal yemekleri tadabileceğiniz bir esnaf lokantası, Seyr-i Merdin’in olduğu binanın alt katı. Siz alt kat olduğuna bakmayın çok güzel bir manzarası var arka taraftan, fiyatlar çok uygun, güleryüzlü hizmet ve güzel yemek. Mardin Tabağı’nı denemenizi öneririm, yemekler erken bitiyor, akşam 7.30 ya da yoğun günlerde saat 4 e fazla kalmayın.
Bunların dışında, lahmacun yaptırtıp yiyebilirsiniz ki aklımız kaldı, ilk gün gezerken bir fırının önünden geçtik, Cercis’e gidiyoruz diye almadık ama aklımız ve gözümüz onlarda kaldı.. Yer: 1. Caddeden Kadim Otel’e giden sokakta hemen göreceksiniz küçük ama çok güzel bir fırın, sabah kahvaltı için de yağlı ekmek almayı unutmayın.
Artuk Bey Kahvecisi ya da Kahvaltı Salonu: En çok göreceğiniz mekan, hem dükkan hem cafe olarak Artuk Bey . Biz de kahve için oturduk ama fazla sofistike geldi, aşırı gösterişli falan, daha otantik bir yer tercih ederdim. Kimisi kahvaltısını yere göğe koyamıyor ama denemediğimiz için bir şey diyemiyorum, yağlı ekmek-çay tercih edilir:)
Marangozlar Kahvesi: Ulu Camii’ye inen sokaklarda denk geleceksiniz, zaten tabelası da var, bir girip çay-kahve içmelik güzel bir mekan, biz gittiğimizde sıcacık bir soba yanıyordu, duvarlarda Yeşilçam artistlerinin fotoğrafları, kitaplıklarda kitaplar, gayet belirli bir havası olan bir yerdi, es geçilmemeli…
Güneş batışını en güzel seyredebileceğiniz cafe bence Taş Ev Cafe , hem yükseklik olarak hem de önünde güneş batışını görmenizi engelleyecek yapıların olmaması sebebi ile çok keyifli bir mekan. Bizim tercihimiz defalarca burası oldu. Önüm Mezopotamya, arkam Eski Mardin evleri ve Mardin Kalesi… Giderseniz benim yerime de Süryani Kahvesi için lütfen.
Yemek yenecek başka mekanlar da keşfedebilirsiniz ama denenmiş ve tercih edilen yerlerden de pek şaşmamak gerekiyor sanırım. Bunların dışında, gittiğiniz her yerde bir şeyler ikram ediyorlar, artık üzülerek, kırmamaya çalışarak almamaya başlıyorsunuz, sokak aralarındaki fırınlar hele sürekli Süryani Çöreği tadımı yaptırıyor, siz de dönerken biraz alabilirsiniz belki?