Öncelikle şunu yazayım; ben bu sayfalarda sadece kendi gezdiği yerleri, yediği-içtiği şeyleri, günlük hayat hakkında ara sıra aklına gelenleri yazmayı planlayan 40 lı yaşlarını yaşayan (yani genç), hayatta en çok oğlunu ve eşini seven, son senelerde işi-gücü çocuğunu yetiştirmek, okula, kursa vs taşımak olan, bir zamanlar -yaklaşık 20 sene diyebiliriz- yoğun bir şekilde çalışmış olan, Boğaziçi ve İstanbul Üniversitesi mezunu olan ama şimdilerde ‘büyük şirketlerimiz’ tarafından değeri anlaşılamayan, 10 sene kadar da kendi şirketini eşi ile işletmiş olan bir insan evladıyım:) Gezmeyi, yeni yerler görmeyi çok seviyorum; keşke daha çok fırsatım olsa da daha çok yer gezebilsem. Mesela, Küba’yı görmeden orası değişecek diye çok üzülüyorum…Avrupa gibi tarih kokan yerlerde dolaşmayı AVM cenneti yerlere tercih ediyorum.
Ve oğlumu bebekliğinden beri dünyayı dolaşması için cesaretlendirmeye çalışıyorum; bu tip gezginlerin hayata bakış açılarının, hayatı sadece okumak ve çalışmak olarak görenlerden çok daha geniş olduğunu düşünüyorum; umarım bizim yapamadığımızı o başarır; gençlere güvenmek ve cesaretlendirmek gerekir.
Gezdiğim ve gördüğüm yerler hakkındaki yorumlarım tamamen kişiseldir; zaten internette pek çok gezi blogu ve bu işi hakkıyla yapan blogger bulabilirsiniz; burada yazılanlar benim gözümden, ileride de bana anı olabilecek yazılardır.
Arada hayat hakkında bir şeyler yazabilirim, keşke bunları yazarken otosansür uygulamasam ama o kadar cesur olduğumu sanmıyorum…Biraz deli olduğum, karşımdakini üzsem bile bazen çenemi tutamayıp dobra dobra konuştuğum doğrudur ama bu konuya daha derin gireceğim; şimdilik ‘Delidir, ne yapsa yeridir’ deyip geçelim:)
Sizleri 43 (eh, once upon a time diyelim!) yaş için yapmış olduğum pastam ve buzdolabımın üzerinde duran, 20 li yaşların başları Beyoğlu’ndan aldığım ve hep sakladığım, ‘hayat görüşümü’ belirtir notlarımla baş başa bırakıyorum:)
Hoşgeldiniz!
