Thassos Plajlarına Kısa Bir Bakış..

59 Paylaşımlar

ALİKİ BEACH:

Thassos Adası’nda 3 gece kaldık ve dolu dolu 4 gün plajlarını dolaştık. Adaya varır varmaz gittiğimiz ilk plaj, Aliki Beach idi. Zaten özellikle biz Türkler arasında da en meşhurlarından biri bu plaj sanırım. Limenas’dan yaklaşık 30 km. ileride, adanın kuzeydoğusunda bir plaj. Yol kenarına park etmiş arabalardan zaten plaja –daha doğrusu koya- geldiğinizi anlıyorsunuz. Aşağıdaki lokantaların az da olsa otopark yerleri var ama bence siz arabanızı yolun kenarında uygun bulduğunuz bir yere park edip merdivenlerden inin daha garanti olsun. Aliki’de 2 koy var; biri restoranların olduğu, çok çok kalabalık ve ağaçlık olan meşhur koy, diğeri de hemen arkasında yer alan ve arkeolojik kazı alanının da bulunduğu ve küçük balıkçı tekneleri için doğal barınak olan daha bakir bir koy. Biz Can ile bakir olanına da gittik, zaten yürüyerek 5 dakika sürüyor; denize girdik ki çok güzeldi denizi, sonra da ‘main path’ tabelalarını takip ederek arkeolojik kazı alanını gezerek diğer koya geri döndük. Bakir olan koyda ufak bir cafe-minibüs var, haberiniz olsun. Taş diplerine oturursanız gayet de gölge ve diğerine göre daha güzel esiyor (aşağıdaki resimde gözükmeyen tarafta ikinci koy var; niyeyse keşife giderken fotoğraf çekmemişim)

Aliki Beach’de sıra sıra taverna/restoranlar var; 2 tanesini deneme şansımız oldu; ilk gün en sondaki restoran/plaj , sonraki gidişimizde de en meşhurlarından olan Beautiful Alice de oturduk. Her iki restoranda da şezlonglar ücretsiz, sadece yediğinizi içtiğinizi ödüyorsunuz; koyun başındaki bazı şezlonglar ücretli ama.  Beautiful Alice ile ilgili Tripadvisor notlarını buraya tıklayarak okuyabilirsiniz. Şöyle bir öğle yemeğimiz vardı bizim; genelde yemeklerimize ve içtiklerimize ortalama 40 Euro civarı ödüyorduk ama 100 ödeyen de var, hiçbir şey ödemeyen de; bu tamamen size kalmış.

 

Aliki Beach ile ilgili bir izlenimim daha: esmiyorrrrrrr….. Vallahi, 2 defa gittik ikisinde de esmiyordu kaldı ki ağaçlık falan ama???  Ve evet, deniz güzel ama bence-kesinlikle bence- adanın en güzel denizi de değil; 1 kere gidilir ama kısıtlı süre kalırken ikinci defa gidilmez, başka plajlar denenir? (yani benim şahsi fikrim)

Aliki Beach ile ilgili bir başka not, merdivenlerin hemen başında bir market var; ihtiyacınız olan herşeyi oradan da alabilirsiniz plaja inmeden.

PARADISE BEACH:

Gitmeden önce hakkında çok şey okuduğum ve ‘gidilmezse olmaz’ dediğim plajlardan biri. Bir kere en önemlisini baştan söyleyeyim, eskiden ‘çıplaklar kampı’ imiş ve halen (vallahi halen) koyun en ucunda (yüzünüzü denize döndüğünüzde en soldaki ağaçlı bölümde) 5-6 kişiden oluşan kampı görebilirsiniz. Uzaktan belli olmuyorlar ve kimseye de rahatsızlık vermiyorlar, o yüzden biz de onlara rahatsızlık verip, diplerine kadar gidip resim çekmiyoruz.

(benim çektiğim panaromik fotoğraf ancak bu kadar oluyor; kusura bakmayın:) )

Paradise Beach, rüzgar alan ve minik dalgaları olan, kumluk ve gayet sığ bir plaj. Çoluk-çocuğu gönül rahatlığı ile bırakabilirsiniz. Burada da şezlonglar ücretli ama dediğim gibi kendi örtünüzü yayıp oturabilirsiniz.

Biz sevdik mi? Evet, sevdik. Burada da çok büyük olmayan bir cafe-duş-tuvalet sistemi var ama pahalı bizce ücretler; yolu da klasik olarak tozlu:)

GOLDEN BEACH:

İşte adanın ennnnn uzun plajı! Chrisi Akti de deniyor; Chrisialtın’ demekmiş; aynı zamanda Avlakia ya da Skala Panagia da deniyor. Zaten o kadar geniş bir alan ki, koca bir kasaba gibi diyebiliriz. Bence, özellikle eski limana doğru olan ucu, Skala Potamia denen bölüm, bizim Ayvalık, Bodrum gece pazarları gibi hareketli, yemekten sonra yürüyüş yapıp bir çay-kahve içip, dondurma yiyebileceğiniz bir bölüm, gayet hareketli, özellikle çocuklu aileler için.

Üstteki resimde Can’ın arka tarafında gözüken bölüm, Skala Potamia olan taraf; çok hareketli.

Altta, Skala Potamia tarafından Golden Beach’in sabah gün doğuşu hallerini görebilirsiniz; bu tarafta yani eski liman tarafında rüzgar daha sakin gibi, deniz dümdüz; kamp tarafında biraz daha esiyor gibi ama iki tarafı da ayrı güzel.

GİOLA:

Adada en çok görmek istediğim yer, Giola denen doğal havuz idi. Nasıl istemez insan? Şu resimlere baksanıza!

Okuduğum tüm açıklamalarda yolunun çok kötü olduğu, belli bir yerden sonra arabayı bırakıp yürümek gerektiğini yazıyordu; yürünecek mesafe de 15-20 dakika deniyordu ama o diyenler arabaları herhalde en tepeye kadar götürenlerdi çünkü biz o sıcakta 1.5 km. yürüdük! Yazılanlarda söylenen yere arabamızı park ettik, hoş zaten daha ileri götürmeye korktuk çünkü ana yoldan oraya gelene kadar olan yol bile çok bozuktu. Sonra Gioala Shuttle diye bir jeep gördük ama biz karar verene kadar gitti! Yürüyeceğimiz mesafeyi bileydik, kendimizi önüne bile atıp durdururduk! Şayet bizim gibi plajın oraya bırakıp yürüyecekseniz mutlaka yanınıza su, şapka alın çünkü yokuş yukarı tepe tırmanacaksınız. Tepeye kadar giden çok araba varmış bu arada onu gördük; karar sizin. Tepeye varınca minik bir cafe/restoran var; biz dönüşte orada biraz soluklanıp bir şeyler içtik; manzara gayet güzel, tavsiye edilir.

Giola yolları taştan:)

Çıkarken değil ama dönüşte Giola Shuttle’ı yakaladık; çocuk ücretsiz, yetişkin 2 Euro dedi, ‘başımızın gözümüzün sadakası olsun’ dedik; çok da eğlenceli, hoplaya zıplaya yolculuk yaptık:)

Giola yolu fatihi Can:

Bunlar da benim çektiğim Giola fotoğrafları; hayalimdeki Giola değildi, girmek bile istemedi canımız ama Can çok eğlendi, sorsanız adada en beğendiği yer Giola!

GİOLA ile ilgili küçük bir not: Deniz ayakkabısı ya da sandalet olursa, atladıktan sonra kayalardan çıkmak daha kolay olur. Zaten ne olursa olsun, taş-toprak yoldan yürümeniz gerekiyor, mümkün olduğu kadar rahat bir şeyler giymeli.

KALAMI BEACH (GIOLA BEACH):

Giola’ya giderken ‘arabanızı park edin’ dedikleri noktadaki minicik bir koy; Giola dönüşü umduğunu bulamayanlar olarak ‘bir de şuraya bir bakalım, beğenirsek girelim, serinleyelim’ dediğimiz ve adada en çok zevk aldığımız ilk 3 plaj arasına giren minnak koy! Sudan çıkmak istemedik, o kadar berrak, o kadar canlıydı ki! Tam snorkellik bir nokta. Dikkat edilmesi gereken nokta, taşlık ve kimi yerde deniz kestaneleri olan bir koy olduğu için ya deniz ayakkabısı girilmeli ya da dikkatli yürümeli. Bize Sharm’daki reefleri hatırlattı; sanki eski bir liman (tamamen atıyorum) yürüyürsunuz ve sonra kendinizi mavinin içine bırakıyorsunuz. Çok, gerçekten çok zevk aldık. Minnacik bir karavandan bozma cafe/restoran ve biraz şemsiye-sezlong var ama atın yere örtünüzü ve denizin tadını çıkartın! en az 3-4 saat çok rahat geçer orada, hatta keşfedilecek başka yerler olmasa tüm gün bile geçer bizce.. Sessiz, sakin, hayret ki Türk olarak bir tek bizim olduğumuz tek plaj idi:)

PEFKARİ BEACH:

Şimdi, tam olarak Pefkari Plajını gördük diyemem; biz Pefkari’de çadır kurduk 1 gece. Camping Pefkari   yorumlarda çok iyi şeyler yazılan bir kamp alanı olunca 1 gecelik çadır hakkımızı (Can çok istiyordu) adanın görmediğimiz bölümünde yapalım dedik. Ayrıca kampa geri döneceğim:) Denizi, en azından kamp alanı önündeki denizi, adada gördüğümüz en umut vaat etmeyen denizdi; her ne kadar taşlık oluşu bize hitap etse de niyeyse ‘mükemmel’ diyemedik, çok zevk vermedi ama dediğim gibi köyün kendi plajı belki daha da güzeldir?

PSILI AMMOS BEACH:

Adanın en güneyini geçtikten sonra, Potos’a yaklaşık 5 km uzaklıktaki bu plaj, organize bir plaj olması, yazılanlara göre muhteşem bir tavernası ve su sporları olanakları ile çok gözde bir plaj. Biz de son günümüzde öğleden sonra bu plaja gittik; ulaşım olarak da çok kolay, hemen ana yolun yanında, yolun bir tarafındaki ağaçların altına arabanızı bırakıyorsunuz ve sonra oldukça geniş olan koya iniyorsunuz. Gene dilerseniz bir bar/cafenin işlettiği ve kişi başı 10Euro’luk yiyecek-içecek karşılığı ücretsiz olan (nasıl ücretsizse bu iş) şezlonglarda oturabilir ya da istediğiniz yere örtünüzü serebilirsiniz.

Kumlar incecik, çok güzel ve yapışmıyor, rahatsızlık vermiyor. Deniz de özellikle çocuklu aileler için çok uygun; çocuğunuz gözünüzün önünde gönül rahatlığı ile oynayabilir. Tabi ki Can burada da Türk arkadaş buldu ve keyifli saatler geçirdi. Koyun sağ ve sol tarafı kayalık ve ağaçlık; ben üşendim yürümedim bu sefer (hayrettttt!) ama oralar da çok keyifli gözüküyordu. Asıl organize plajın arkasındaki lokantayı çok methediyorlardı her yerde ama plaj işletmesi yapanlar orada yiyip-içtiğinizi şezlong ücretine saymayız deyince üşendik ve yerimize ısmarladık. Sizin aklınızda olsun.

DİĞER PLAJLAR:

Yukarıda yazdığım plajlar, bizim bizzat gidip, gördüğümüz, girdiğimiz, denediğimiz plajlar ama adadaki plajlar kesinlikle bunlarla sınırlı değil; aslında adanın tamamı koskaca bir plaj! Burada yazılanlar, Psili Ammos hariç, hepsi adanın doğusunda kalan plajlar aslında. Anladığım kadarıyla, en bilindik, en turistik olanlar hep doğuya bakan tarafta. Feribota giderken, adanın batısını hiç görmediğimiz için Limenaria’dan yukarı çıkıp batı bölümüne şöyle bir baktık.  Büyük olan Limenaria’nın içine girmedik ama genelde sanki diğer tarafa göre daha sakin gibi duruyordu ve internetten gördüğüm kadarı ile o tarafta da fazla meşhur olmayan ama çok, çok güzel plajlar var. Belki de bir daha gidersek o taraftaki doğa harikası plajları keşfederiz.

Ben Thassos ile ilgili en doğru, en iyi bilgileri şu sitede buldum; belki sizin de ilginizi çeker, görmek istediğiniz yerleri seçerken buradaki bilgileri incelemek isteyebilirsiniz; link için tık tık

Thassos yeme-içme ve konaklama deneyimleri geliyor, sırada…

 

 

Yorumlar

59 Paylaşımlar